Bir Alıntı Bir Yorum

Bizim ateşimiz de bir günde yanıp sönmedi. Önce yelledik ki tutuşturup pişirebilsin etimizi. Aklı kıt olana zaman neylesin? Bize sözünü geçirmekte biraz zorlandı.
Her yangın harlı aleviyle kömüre çevirebildi her eti. Ama eti pişiren de ateş değil közdü. Zamana ihtiyacımız vardı kuşkusuz. Kimler lokma aldı etimizden, kimler tükürüp attı. İşte bunların hepsi zamansızlıktan!
Zamanın sözünü geçiremediği şeyler de vardır. Yanlış anahtarın yanlış kilidi zorlaması gibi… Bu yol bu emeği istenilen menzile ulaştıramayacak! Oysa ne hoş keçi yolları var şu dünyada, ne güzel rüyalar! Ama akıl hastasının biri hep aynı kabusa talip!
Bu yüzden “aklı kıt olana zaman neylesin?” diyorum ya.
Pek çok insanın sorununun hayal dünyalarının darlığından kaynaklandığına inanırım. Medeniyetimizin pek çok öğretisi kelepçe mayasıyla yoğrulmuş. Bağımlılık yapan şeylere karşı zaafımız var. Zaman her şeyin ilacıdır ama aklın bir parçası da başta olmalı!
Günay Aktürk