İbn-i Sina vs Yorumcu Feylesof | Yazar Günay Aktürk

İbn-i Sina vs Yorumcu Feylesof

İbn-i Sina vs Yorumcu Feylesof

Bizi de terk etti. Yavaş yavaş ve sancılı süreçlerle. Bizim piri reisimiz vardı bir zamanlar. Dünyanın tanıdığı bir denizci ve kartograf. Onu Kanuni Sultan Süleyman’ın fermanı ile 1554 yılında Kahire’de boynunu vurarak idam ettik. Takiyüddin’in Rasathanesi… Osmanlı bilgini Takiyüddin tarafından İstanbul’da Tophane sırtlarında kurulan bir gözlemevi. İçindeki aletler o dönemde Avrupa’da bile yoktu. 1580 yılında, Şeyhülislam Kadızade’nin fetvası ve padişah III. Murat’ın emriyle rasathaneyi denizden topa tutarak yerle bir ettik.

İbni Sina, ibni Rüşd, Farabi… Bizden kaçmaz. Kaçmadı da. Öldürebildiğimizi öldürdük, gerisini sürdük ve dışladık. Yakın geçmişte Sabahattin Ali’miz… Kafasını taşlarla ezdik! Pusu kurduk aydınlarımıza. Faili meçhullerle andık adlarını. Yani birden olmadı hiçbir şey. Bilim ve sanat bir anda terk etmedi bizleri. Yavaş yavaş ve sinsice kovaladık onları.

Ne demişti vatan haini ilan ettiğimiz Nazım Hikmet? “Ey zavallı vatanım neden böyle ağlıyor? Neden midir? Çünkü ona evlâtları bakmıyor.” Bir başka dizesinde de: “Tereci tere satar biz vatan satarız. Biz kurşuna dizeriz düşünceyi. Hiçbir şey düşünmeyeceksin. Hatta hiçbir şey düşünmediğini bile…”

Ama ne olursa olsun arada bizim gibi bilim ve sanat âşıkları da çıkabiliyor bu topraklarda. Çıkmaya da devam edecek. İşte bunu durdurmaya hiçbir soysuzun gücü yetmeyecek.
Sözü bitirirken İbn-i Sina nın şu sözlerini de ayrıca iyi okuyalım!

– Açıktır ki, önce var olmayıp sonra var olan her şey, kendinden başka bir şeyle belirlenir.
– Ben öküzden korkarım, çünkü onun silahı var ama aklı yok.
– Dünya harcını kendisi alan padişah benden daha mutlu ve hiçbir bey de benden bahtiyar değildir; fakat siz bu zevki bilemezsiniz. Dünya hırsı peşinde olanların gözleri bunları seçemez, onlar tek gözlüdür.
– Dünya, aklı olup, dini olmayan adamlarla ve dini olup, aklı olmayan insanlar olarak ayrılmıştır.

 

Günay Aktürk