Nükleer Saldırıda Dünyaya Ne Olur? | Yazar Günay Aktürk

Olası Bir Nükleer Saldırı Sonrası Dünyaya Ne Olur

CARL SAGAN | KOZMOZ KİTABINDAN

“Düşünen her insan nükleer savaştan korkuyor ve her teknolojik devlet nükleer savaş hazırlığı içinde. Herkes bunun delilik olduğunu bildiği halde her ülke bu çılgınca hazırlık için bir bahane buluyor. Bu yoldaki nedenlerin hazin bir dizilişini görüyoruz: Almanlar İkinci DÜNYA Savaşı’nın başında o bombanın yapımı için kafa yoruyorlardı, bu yüzden Amerikalılar onlardan önce ilk biz yapalım diye çalışmaya koyuldular. Amerikalıların bombası olursa, Sovyetlerin de olması gerekirdi. Ardından İngilizler, Fransızlar, Çinliler, Pakistanlılar sahip olmak için çabaladılar… XX. yüzyılın sonlarına doğru birçok ülke nükleer silah bulunduracak.

Olası-Bir-Nükleer-Savaş-Sonrası-Dünyaya-Ne-Olur

İkinci Dünya Savaşı’nda kullanılan bombalarda yirmi bin ton TNT vardı ve bir kentin semtini yakıp yıkabiliyordu. İkinci Dünya Savaşı’nda tüm kentlere atılan bombaların tutarı iki milyon tondu. Başka bir deyişle iki megaton. XX. yüzyılın sonlarına doğruysa bir tek termonükleer bombanın salıverdiği enerji tutarı iki milyon ton bombanınkine eşit, yani tüm İkinci Dünya Savaşı bombalarının tahrip edici gücü tek bir bombanın içinde!

nükleer savaş

Şu anda on binlerce nükleer silah depolanmış durumda. 1990’larda Sovyetler Birliğiyle ABD’nin stratejik ve bombardıman güçleri, kendilerine yeryüzünde 15.000 hedef seçmiş olacaklar. Demek oluyor ki dünyamızda geleceği garantili hiçbir yer yok. Birer ölüm dehası örneği olan ve patlamak için bir düğmeye basılmasını bekleyen bu silahlardaki enerji 10.000 megatonu aşıyor. Bu tahrip gücü İkinci Dünya Savaşı’ndaki gibi altı yıllık bir savaş dönemine dağıtılmış olmuyor. Yeryüzündeki her aileye İkinci Dünya Savaşı’nın semt tahrip eden bir bombası düşüyor.

NÜKLEER SAVAŞ OLURSA NE OLUR

Nükleer silahlı saldırıdan kaynaklı ölüm nedenlerinin başında, patlamadan oluşan dalgalar gelir. Şok dalgaları birkaç kilometre uzaktaki beton binaları dümdüz edebilir. Öteki ölüm nedenleri de, fırtına gibi yayılan alevler, gamma ışınları ve geçtiklerinin içlerini kezzap eden nötronlar… ABD’nin Hiroşima’ya karşı yaptığı nükleer saldırısından sağ çıkabilen bir Japon kız öğrencisi izlenimlerini şöyle aktarıyor:

Cehennemin dibindeki zifiri karanlığın içinde öğrenci arkadaşlarımın annelerini çağıran seslerini duyabildim. Orada kazılan bir büyük sarnıcın köprü ayağında ağlayan bir anne, başının üzerinde, yandığı için vücudu kıpkırmızı olmuş bir bebek tutuyordu. Bir başka anne de yanmış göğsünden çocuğuna süt emzirirken hıçkırarak ağlıyordu. Sarnıçtaki öğrencilerin yalnızca başları ve yardım için anne babalarını çağırmak üzere çırpınan kolları su üzerinde görülüyordu. Fakat oradan geçen herkes yaralı olduğundan, hepsi de yaralandığından, kimse kimseye yardım edecek durumda değildi. Kıpkırmızı kafataslarında saçları seyrek, beyaz tüylere dönüşmüştü. Başları toz içindeydi. Bu dünyanın insanına benzemiyorlardı artık.

Hiroşima’ya atılan bombanın tahrip gücü on üç kilotondu. Başka bir deyişle on üç bin ton TNT karşılığı. Bikini’deyse on beş megatonluktu. Karşılıklı nükleer saldırı çılgınlığında dünyamıza atılacak bomba sayısı 1 milyon adet Hiroşima bombasına eşit olacaktır. Hiroşima’da on üç kilotonluk bir nükleer bomba yaklaşık yüz bin kişinin ölümüne neden olduğuna göre, bir nükleer savaşta atılacak bombalar yüz milyar insanı öldürmeye yeterlidir. Oysa yeryüzündeki insan sayısı XX. yüzyılın sonlarına doğru ancak beş milyar olacak. Böylesi bir karşılıklı nükleer saldırıda hiç kuşkusuz patlamadan ötürü, alev fırtınası radyasyon ve radyoaktif döküntü yüzünden herkes ölmeyecek. Radyoaktif döküntünün uzunca bir süre etkisini sürdürdüğünü de hesaba katmak gerekir: Stronsiyum 90’ın çok büyük bir bölümü (yüzde 90’ı) 96 yılda erir gider; Cesium 137’nin yüzde 90’ı 100 yılda; İyodin 131’in yüzde 90’ı da yalnızca bir ay içinde erir gider.

nükleer saldırı sonrası

Hayatta kalanlar savaşın çok daha ince becerilerine tanık olacaklardır. Nükleer bir savaş sonucu yüksekteki havanın nitrojeni yanacaktır. Nitrojen, nitrojen oksitlerine dönüşecek, bu da yukarı atmosferdeki ozonun önemli bir miktarını yok edecek. Ozonun yok olması güneşin morötesi ışınlarının yoğun biçimde atmosferden sızmasına yol açacaktır. Morötesi ışın sızması yıllar boyu sürecek ve cilt kanserine neden olacaktır. Morötesi ışın genellikle cildi ince olanları tercih edecektir.

Daha da önemlisi gezegenimizin ekolojik dengesini şimdiye dek duyulmamış boyutlarda sarsacaktır. Morötesi ışın ürünleri yakar. Birçok mikroorganizma ölecektir. Hangi mikroorganizmaların hangi miktarda öleceğini ve bunun sonucunda neyle karşılaşacağımızı tam olarak bilemiyoruz. Ölecek organizmalar, bildiğimiz kadarıyla, insanoğlunun zirvede sendelemeye başlayabileceği geniş tabanlı bir çevresel piramidin temel bölümünden olacaktır.

Nükleer Savaşın Getireceği radyasyon bağışıklık sistemini de zaafa uğratır

Nükleer saldırının havayı toza boğması yüzünden, toz tabakası Güneş Işığını yansıtarak yerküremizin soğumasına neden olacaktır. Gezegen çapındaki az bir soğumanın bile tarım üzerinde felaket sözcüğüyle ifade edilebilecek sonuçları olabilir. Radyasyon kuşları sineklerden daha çabuk öldürür. Sinek sürülerinin peydah oluşunun getireceği tarımsal dengesizlikler nükleer savaşın olası sonuçları arasındadır. Endişe etmemizi gerektiren bir veba basili bulunduğunu unutmamalıyız. XX. yüzyılda vebadan ölen olmamışsa, basilin yokluğundan ötürü değildir bu. İnsanların direncinin artması sayesindedir. Bir nükleer savaşın getireceği radyasyon insan vücudunun bağışıklık sistemini de zaafa uğratır ve hastalığa karşı direncimiz azalır. Uzun dönemde mutasyonlar belirir, ortaya yeni mikroplar ve böcek türleri çıkar ki, bu nükleer felaketten paçasını kurtaracak olsa bile o kişiyi ömrü boyunca rahat bırakmaz.

Japonyaya-atılan-atom-bombası

Bir süre geçtikten sonra, kötüye doğru mutasyonların oluşmasıyla, ortaya belki de yeni ve dehşet verici insan türleri çıkabilir. Bu mutasyonlar belirdiğinde çoğu öldürücü bir hal alabilir. Bazıları da öldürücü olmayabilir. Bu arada insanı kahreden dertler belirecektir: Sevdiklerinizi kaybedeceksiniz. tümen tümen yanmış insan göreceksiniz, gözleri görmeyenlerle sakatların sayısı kabaracak… Hastalıklar, veba, inatçı radyoaktif zehirlerin havaya ve suya bulaşması; tümör tehdidi… Ölü doğumlar ve sakat doğanlar olacak; sağlık hizmetleri aksayacak; önüne geçebileceğimiz fakat geçmediğimiz bir felaketin uygarlık umudumuzu yok edişine tanık olacaksınız.

Carl Sagan

Bir yanıt yazın