Allah Korudu He Mi? | Yazar Günay Aktürk

Allah Korudu He Mi?

Yalnız Allah'tan İste dediler...

Allah korudu onu başına gelen musibetlerden. Gerçi ispatı yok ama başka kimin işi olacak! Derdine düşmüş yana yakıla, ayaklanmış öte geçelerin ilahi kanatlıları. Ve demiş ki yüceler yücesi: “Diken batmış güpegündüz ayağına kulumun: kırmızı kabuklu süs kızılcığı! Baktım, merhem niyetine kezzap döşüyorlar yarasına, çekip çıkardım kimseler görmeden. Anında anladı bunu, tanıdı rabbinin marifetlerini. Yine böyle dar bir zamanda kol kanat germiştim de.”

Allah Korudu - Günay Aktürk Makale Oku

Orduların koruyucusu da odur. Hangi tarafta yer aldığın mesele değil, yeter ki savaş! İki tarafa da silah satan bir tüccar gibi kimseden esirgemez kudretini. Tanrımız bizi topluca sınıyor. Aman ne sınama, kırıp geçiriyor her birimizi. Neden yenilir öyleyse bir taraf? Topçu başının aklına kim bilir ne cünüplük gelmiştir!

Bombalar patlar şehirlerde, beri yanda sel gider, deprem olur, iki araç kafa kafaya çarpışır… Yine iş başındadır yüceler yücesi. Boyuna kurtarır durur gözüne kestirdiğini. Yatar bir yanda otuz ölü yan yana, doğrulur öte yandan seçilmiş olan. Her seferinde daha dik doğrulur. Yani ona yorar bizimki bunu. Onca insanın içinden niye onu seçmiştir? Ne yapmıştır o kadar özel olacak?

İnsanlar yorar yalnız Allah'tan iste - günay aktürk makale

Allah Korudu! Hep de kimseye hayrı dokunmayanlardan çıkıyor bu söz, ilahi bir tesadüf. Babası bile evlat diye okşamazken başını, arkalar kulunu yüceler yücesi. Kuldur en nihayetinde, atsan yine atılır da sonra şeytan kapar alimallah. Yine de kapmış kadar olur bazılarını! Kimilerini şeytanın elinden Tanrı bile kurtaramaz!

Rahmetli hiç sadaka falan vermezdi. Yine de “Verilmiş sadakası varmış.” dediler yaşarken. Bozukluklar da sadaka yerine geçer mi yoksa sadece banknotlar mı sayılıyor? Sinir olurum meteliklerle sevap kazandığını sananlara! Hani güzel bir sözü vardı Jack London‘ın: “Köpeğe verilen bir kemik yardımseverlik değildir. Yardımseverlik, siz de en az köpek kadar açken onunla paylaşılan kemiktir.”

Verilmiş sadakamız varmış - günay aktürk makaleler

Hesap günü geldiğinde açılır amelin bozuk defteri: “Kırın bakalım şu sadaka kumbarasını!” der öte geçelerin ilahi kadısı. Artık sadaka mı yoksa günah kumbarası mıdır açılan, şansına!

Hay maşallah! Meğer sadaka bankeriymiş rahmetli! Yani aslında yirmi yıl önce ölmesi gerekirken, her seferinde sadaka bakiyesinden düşülmüş! Hani biçilen ömür belliydi, yazılıydı bu kaderinde: sadaka mı erteledi yani ölüm gününü? Bu sefer olacak diye niyetlenip kim bilir kaç kez geri dönmüştür ölüm meleği! Eğer sadaka ecele mani oluyorsa, o zaman ölüm anı henüz gelmemiş olmalı. Öyleyse sadaka değildir ölüme mani olan! Aklın alıyor mu hiç bunları? Alsa bu makaleye hacet kalmazdı zaten!

Allah korudu onu başına gelen musibetlerden. Gerçi ispatı yok ama başka kimin işi olacak! Geçenlerde güzel bir hikaye okudum ve aklıma hemen bu mesele geldi. Ben deyim hikaye siz deyin masal. Ve bu meseleyle arasındaki bağlantıyı varın siz kurun:

Küçük bir kasabada adamın biri her gün sabah saat 06.00’da kalkıp borazan çalarak ve elindeki damalı bayrağı sallayarak sokaklarda gezer, yaklaşık yarım saat kadar sokaklarda böyle gezindikten sonra evine dönermiş. Bir gün bir polis adamı durdurup sormuş: “Neden yapıyorsun bunu?” Adam kendinden emin bir şekilde cevap vermiş: “Filleri kasabamızdan uzak tutmak için.” Polis: “İyi de buralarda fil yok ki zaten.” Adam: “Gördünüz mü?, demek ki yöntemlerim işe yarıyor!

Elbette Allah Korudu, evet. Siz böyle söylemeye devam edin. Nasıl olsa “Ya Rabbim sen büyüksün!” diyen birileri bulunur. İşe yarar mı ya da faydası dokunur mu bir şeylere, orası muamma.

Küçük Bir Armağan

Gitmeden Bunlara da Bakabilirsiniz

Kısa Makaleler (Kısa Ama İşlevsel)

Bir yanıt yazın