Tanrının Varlığı Kanıtlanabilir mi? | Yazar Günay Aktürk

Tanrının Varlığı Kanıtlanabilir mi?

Tanrı Ol Dedi ve Oldu!

Tanrının Varlığı Kanıtlanabilir mi diye soruyoruz: “Tanrı ol dedi ve oldu!” diyorsunuz. Peki, var mıdır şahidiniz? Geçti mi kayıtlara? Videosu çekildi mi, alındı mı ses kaydı? Gören yok, işiten yok. Onun da hazır cevabı: “Henüz insan yaratılmamıştı ki. Kim görsün de kim duysun?” Yani bilmez değilsiniz kuramınızın eksikliğini. Yani salt dolaşıyor zamanda bir uğultu misali rivayetler.

Tanrı sözüdür ispat gerekmez!” mi diyorsunuz? Varlığının kanıtı dedikodusu mudur yoksa? “Kanıtımız peygamberimizdir. Kutsal kitabımızdır. Ve bozulmayacaktır da kıyamete kadar.

tanrının varlığı kanıtlanabilir mi - günay aktürk

Vahiy ki aracı melekler tarafından iletilir peygambere. Yani yüz göz olmaz mı kendi kuluyla yüce yaratıcı? Bir kavmi başka bir kavimden üstün tutan, cenneti ve cehennemi yaratan, gönderdiği peygamberler öldürüldüğünde ise bıkıp usanmadan yenilerini yollayan yüce tanrı; yani bu mühim işi gerçekten önemseyen ve gelişmiş şaheseri için onca emek ve mesai harcamaktan geri durmayan tanrı, gerçekten esirger mi nefesini ve cemalini kendi kulundan? Ve bir kez olsun çıkmaz ortaya!

Ama karışmaz arasına dik başlı ve uysal kullarının! Ben tanrı olsam, en çok da yüzümü gördüğünde yüzünün alacağı şekli merak ederdim insanın! O neden merak etmez? Madem kendisine ortak koşulmasından bu kadar nefret ediyor, öyleyse çıksın ortaya. Çıksın ki biz de kime taptığımızı bilelim. Mazallah yanlış bir şeye taparsak hiç ummadığımız tanrının hiç bilmediğimiz cehennemini boylarız.

Hem soracak sorular birikti. Belki merhamet yoksunu kötü kullarını kadınlarımızın rahimlerine dizmeden evvel onları neden malzemeden çalarak yarattığını anlatır da biz de aydınlanabiliriz!

Allah Neden Acı Çekmeme İzin Veriyor?

Yarattığı duygulardan haberdar mıdır tanrı? Tatmadığı ve hissetmediği şeyleri de yaratabilecek kadar kudretli midir? Elbette kudretli olması gerekir. Camideki imamından sokaktaki sütçü Mustafa’ya kadar herkes kudretinin sonu olmadığını söylüyor.

allah neden acı çekmeme izin veriyor - günay aktürk

Bir şeyi tasarlayabilmek için önce onun genel yapısını bilmek gerek. Lezzetli bir salata yapabilmenin ilk koşulu, tüm sebzelerin tadından haberdar olmaktır. Peki, tanrı acıyı tatmış mıdır? Mesela işkence acısını, kol bacak kesilmesini? Yani sonsuzluğa uzanan yaşamı boyunca hiçbir yakınını kaybetmemiş olan yüce tanrı, evlat acısından haberdar mıdır? Tatmadığı ve hissetmediği şeyleri de yaratabilir mi?

Cevap her ne olursa olsun sorulacak tek bir soru var: bunu bize neden yapıyor?Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma! Kendin için istediğin her şeyi tüm insanlık için iste!” Nice acılardan geçip gelmiş bir canlı türünün sözleridir bunlar: insan türünün. Tanrı kendisine yapılmak istemediği bir şeyi insana neden yapıyor? Bence sonsuz kudretinden ötürü bir kez bile acı çekmemiştir tanrımız. Öyleyse acıyı anlayamaz. Zira kendisine ortak koşulmasından bu kadar nefret ederken, ceza niyetine kavimleri yerlebir eden bir tanrı eğer acıdan haberdar olsaydı, o acıyı mutlaka haram kılardı.

Zalimler İçin Yaşasın Cehennem!

Belki uslanırız diye mi yaratmış cehennem azabını? İşid de benzer işkencelerden geçirmişti Ezidi kadınlarını. Sıra elektrik vermeye geldiğinde kadınların gözü korkmuş ve kabul etmişlerdi İslam dinini. Ama hakiki inancı yaşamaya devam etmiştir derinlerinde. Buna rağmen teröristin ellerini ovuşturarak: “İşe yarayacağını biliyordum!” diye bağırdığı söylenir. Keşke çevresinde şu sözleri haykıracak birileri olsaydı: “Allah dileseydi onlar şirk koşamazlardı. Seni onların üzerine bekçi kılmadık; sen onların vekili de değilsin.” (En’am, 6/107)

Zalimler İçin Yaşasın Cehennem - günay aktürk

O kendi dizecek ızgaraya, siz karışmayın. Ama işte, yol göstericinin yolundan gider insanlar. Demek ki Tanrıyı taklit ediyor kafa kesiciler, deri yüzücüler! Şirkin en alâsı burada! Cehennem gölgesinin bir kara bulut gibi dünyaya çökmesi bundan. Ama cennetin ışığı da nedense pek soluk. Soluk çünkü yöntem yanlış. Hidayete vesile olmak peşindeler. Emri yay ve kitaplar hediye et. Dini kitaplar. Dostoyevski değil. Önce Emri maruf sevabı. Bir de Müslüman edebilirsen daha da kârâ geçersin. Eline ne geçecek tam belli değil ama “Bir çok kırmızı deveye sahip olmaktan daha hayırlı!Yani kimsenin “insanlığı” umursadığı yok! Sokaklarda sarıklı sarıksız bedavadan dini bildiri ya da kitap dağıtan görürseniz aklınıza bu gelsin.

Ol der ve olur ise gerçekten, “olma” deseydi şayet olmazdı, olmasını istemediği hiçbir şey! Bunun bir sınav olduğunu söyleyebilir ya da iyinin kadri kötülük sayesinde bilinir demekte inat edebilirsiniz. Kötülük varken bile dünyanın bunca kötü olmasını neyle açıklarsanız bilmem. Hem, elindeki ilahi teknolojiyle sınavsız bir dünya da mümkün olabilirdi. Ya tanrı gerçekten kargaşa istiyor ya da kargaşa üzerine kurulu bir kainatta tanrının var olabilmesi için uydurulmuş bir bahane “sınav ve kader”.

Ateistler Neye İnanır?

Bence ateistleri yanlış anlıyorlar. Diyorlar ki: “Ortada onca kanıt varken hâlâ inanmıyorlar! Hatta tanrıya rağmen şeytanın peşinden gidiyorlar.” Ah tanrım (!) ne saçma bir fikir!

Demek ki ateistler ile katilleri birbirinden ayırmak gerek. Şeytanın kendisine ait bir kitabının olmadığı ve bu yüzden de takipçilerine hiçbir şey vaat edemeyeceği düşünülürse, şeytanın yolundan gittiklerini iddia edenlerin, bu hayali meleği sadece öldüme arzularını saklamak için kullandıkları bir bahane olarak yorumlayabiliriz. Kaldı ki Erica Jong şöyle der: “Tanrı adına işlenen cinayetlerin sayısı, şeytan adına işlenenlerden çok daha fazladır.” Geçelim bunu.

Tanrının Varlığını Kanıtlama Problemi

Ben şunu merak ediyorum: Papaza güvenebilir miyiz? Tanrı bir din adamının ses tellerine müdahale eder mi, yalan söylemeye cüret ettiği zaman? Çarpar mı sözleri çarpıtılınca? Tesadüf hakikatten nasıl ayrılır? Yalancıların kasıp kavurduğu dünyada neden düzgündür herkesin ağzı gözü? Kendisiyle konuştuğunu söyleyenlerin arkasında durur mu? İnandırıcı yöntemleriyle ses verip: “Talimatı ben verdim.” der mi? Dokunur mu suya sabuna? İman gücü neden ele geçiremez ahlakı? Bizler barış uğruna zindanları boylarken o neden “Din yalnız Allah’a ait olana kadar savaşın!” der?

Tanrının Varlığını Kanıtlama Problemi - günay aktürk

Bence inanca ve Tanrıya torpil geçilmekte. İnsana dair konularda şahitliğin esas olduğu durumlar vardır; borç ilişkisi kurma, alışveriş, rüşdünü ispat eden yetimin malının vasîsi tarafından kendisine teslim edilmesi, boşama, rec‘at ve yolculukta vasiyet gibi hukukî işlem ve tasarruflara şahit tutulmasını emreden kutsal kitap, tanrının ispatı için şahide gerek bile duymuyor! Belli ki din yalnız dünya işleri için icat edilmiş. Orucun faydalarını bilimsel yollarla kanıtlamaya çalışanlar, sıra tanrıya gelince: “O’na yalnız iman yoluyla gidilir.” diyorlar!

Göz var kulak var. Ama ses yok görüntü yok. Soran beyin, sormayan beyinden daha üstün. Tüm kapıları kapatmış da değiliz. Belki bir gün kapıların birinden bir yel eser, belki o zaman yalnız kalbimize değil, tenimize ve kulaklarımıza da çarpar varlığı, işte o zaman gaibe yormayız gelen sesleri. Şimdilik gelen giden yok gibi. Gelgelelim şu anki vaziyette yüksek sesle “Oku!” dediler, okuduk. Ve sorunca da hemen “Kes Sesini!” dediler!

Gitmeden Bunlara da Bakabilirsiniz

Kısa Makaleler (Kısa Ama İşlevsel)

Uzun Makaleler (Uzun Ama İşlevsel)

Şiir Dinletileri İçin Youtube Kanalımızı Ziyaret Edebilirsiniz

Bir yanıt yazın