Haklı Savaş Haksız Savaş
Savaşın Ahlakı Olur mu? Savaşın bizzat kendisi ahlaksızlık değil midir? Ahlaksızlığın içinde ne türden bir ahlak arıyoruz? Olsa olsa yağma ve cinayetin propaganda aracı olabilir bu söz.
Savaşı, her türlü kötülüğü açığa çıkaran bir Pandora kutusuna benzetebiliriz. İnsan hazzının derinliklerinde sadece şefkatli dokunuşlar yok ki. Yalnızca barış dönemlerinde yaşamış ve bu dönem içinde o karanlık kuyuya hiç inmemiş olan insanların, sırf vahşete maruz kalmadıkları için iyiyle kötü arasında hiç seçim yapmadıkları düşünülürse…
Savaşın Ahlakı Olur mu? Onun ille de ahlaklı olup olmayacağı önceden anlaşılabilir. O halkın ahlakı barış zamanlarında nasıldı, siz ondan haber verin. Savaşan taraf(lar) halihazırda ahlak yoksunu iseler tecavüzü nasıl önlersiniz?
Kadınları savaş ganimeti olarak gören Araplara hangi ahlakı önereceksiniz? Ya da binlerce Iraklı kadına tecavüz eden Amerikan askerlerine… Ukraynalı kadınlara tecavüz eden Rus askerlerine… Bu böyle sıralanır gider. Böyle bir savaştan ahlak çıkar mı?
Hem, sen benim canıma ve malıma kastediyorsun. Bunun yaratacağı travma bende ahlak mı bırakır? “Bıçağı edepli kullan!” mı diyeceğim ona?
Savaşın Ahlakı Olur mu, onun olduğu yerde cinayet de var, tecavüz de var, sefalet de var, var oğlu var. Savaşın “acı”dan başka getirisi yok savaşan halklar için. Ama Haklı Savaş ve Haksız savaşlardan bahsedilebilir. İstilacılar ve zulme uğrayanlar. Savaşta ahlak arayacağımıza ondan uzak durmanın yollarını aramalıyız. Yoksa mağara adamları gibi savaş dur.
Demek ki ne? Aslında savaştığımız düşman, insan içgüdüsünden başka bir şey değil. Biz kendimizle savaşıyoruz. Hayvandan insana geçiş tam olarak gerçekleşmedi. Altı milyon yıldır devam ediyor…
Gitmeden Bunlara da Bakabilirsiniz
Kısa Makaleler (Kısa Ama İşlevsel)
Uzun Makaleler (Uzun Ama Keyifli)