Yeryüzünün Islak Emaneti | Yazar Günay Aktürk

Yeryüzünün Islak Emaneti

Can Taşıyan Öder Bedelini Yaşamın

yeryüzünün ıslak emaneti

Sabaha karşı dört buçuk suları. Şiddetli bir gök gürültüsü… Ev ahalisini uyandıracak kadar güçlü bir ses. Baktım ki yağmuru izlemek için pencereye koşmuşlar. Uyanır uyanmaz! Gün ortasında olmuş gibi…

Gök yarılır ve öper şiddetli damlacıklar toprağın dudaklarını. Sele dönüşmekte geç kalmaz ama. Boşalırcasına akıp gider dolu zihni doğanın. Ve kusar gibi teslim eder yeryüzünün o ıslak emanetini.

Aklı başında sarhoşlar gibi seyrederiz bu doğallığı. Ve kimsenin aklına gelmez ıslanmakta olan ayakkabılar. Duygular dolup taştığında da böyle davranırız. Kapılıp gideriz deli bir akıntıda ve kaybı düşünmeyiz. Diner yağmurun şiddeti ve geriye çamurlu yollar kalır…

Bugün bu dizeyi ekledim yeni şiirime: “Can taşıyan öder bedelini yaşamın!” Korku ve telaş sevincin düşmanıdır. Kalbin göğüs kafesine baskı yaparken krizden endişelenmemelisin. Şölen yerinde yalnız şarabını yudumlamalı insan. Zafer naralarının ortasında bir de mızrağını sivriltmemeli. Her duygu kendi zamanına ait olmalı. Barış bitti ve şimdi savaş zamanı, demeli mesela. Ama bu sözcük henüz sevgililer sevişirken söylenmemeli. Her duygu kendi zamanına ait olmalı…

Bırak ıslansın çarıkların. Kim bilir ne zaman gelecek sonraki sağanak. Belki kıtlık ve kuraklık başlayacak. Hangi mevsimi yaşıyorsa ruhun ona ait ol. Sen sen ol, ait olmadığın baharın rüzgarı olma!

Günay Aktürk

Bir yanıt yazın