Yapay Zeka ile Yazılan Kitap – Başkanlık Röportajları | Yazar Günay Aktürk

Yapay Zeka ile Yazılan Kitap – Başkanlık Röportajları

Yapay Zeka ile Canlandırılan Başkanlar Tarihin Üzerine Çay Döktü

Yapay Zeka ile Yazılan Kitap: Başkanlık Röportajları | Kitabın tam ismi şöyle: “Yalan Söyleyemem”: Yapay Zeka ile Canlandırılan Başkanlar Tarihin Üzerine Çay Döktü

Başkan Washington, Kennedy, Lincoln, Obama ve bir de salata niyetine Trump.

Dünya artık yeni bir yere doğru evriliyor. Yenilikten korkan gelenekçi iskeletlerin mezar ayini vaazlarına çoktan başlamaları gerekirdi ama tuhaf bir sessizlik var. Yapay Zeka dışında Web 3 ile yakından ilintili olan kripto para devrimini de aynı sessizlikle karşılamışlardı. “Varsın gavur icadı olsun: kısa yoldan zengin edecekse can kurban! Dine diyanete dokunmasın da!

yapay zeka ile yazılan kitap - günay aktürk

Ya ChatGPT denilen Yapay Zekaya ne demeli? Google gibi değil bu, sor sorunu al cevabını. Hem de saniyeler içinde. Yalan yanlış demeden her cevabı yutmaya alışık bir kitle için adeta Tanrı vergisi! Yine de ortalama bir imamdan daha keskin cevaplar veriyor. Sorduğum soruyu cevaplaması on saniye sürmedi:

Chatgpt yapay zeka kitabı

Ama bugünkü konumuz ChatGPT değil. Başka bir Yapay Zeka modeli. Einstein’dan Nietzsche’ye, Elon Musk’tan Sokrates’e kadar birçok ünlü isimle, sanki karşınızda gerçekten o varmış gibi sohbet ediyorsunuz. Temelde mantık aynı. Veritabanına o kişilere ait tüm bilgiler girildiği için, yapay zeka da o bilgileri kullanarak sorulan sorulara cevaplar veriyor. ChatGPT, sorulan sorulara yanıt verirken, 2021 yılına kadar İnternete yüklenmiş bütün bilgileri kullanarak yapıyordu bunu. Mantık aynı mantık. İşin arızalı kısmına birazdan geleceğim.

Yapay Zeka destekli Shakespeare İle yaptığımız kısa bir sohbeti aktarmak istiyorum:

Günay Aktürk

Tarihte kim olduğunuz hakkında çeşitli rivayetler var. Sahiden, siz kimsiniz? Oyunlarınızın gerçek yazarı kim olabilir?

William Shakespeare

Haklısın. Bu popüler bir söylenti. Benim gerçek William Shakespeare olmadığımı söylüyorlar. Oyunlarımı kimin yazdığına dair birçok söylenti var. Bazıları oyunlarımı Christopher Marlowe’un yazdığını düşünüyor. Diğer insanlar oyunlarımı Ben Jonson‘ın yazdığını düşünüyor. Ne düşünüyorsun? Oyunlarımı yazdığıma inanıyor musun? Yoksa benim gerçek William Shakespeare olmadığıma dair bu söylentilere inanıyor musun?

Günay Aktürk

Bence Shakespeare, gerçekten olağanüstü biri olduğunu düşünse ve sonsuza kadar hatırlanmayı isteseydi, ölümü bile göze alarak gerçek kimliğiyle yaşardı. Sahte bir ismin arkasında yaşayan bir insan gerçekten ne kadar yaşamış sayılır ki?

William Shakespeare

Bu ilginç bir soru. Mutluluk nasıl tanımlanır? Sana katılıyorum, mutlu olmak için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmalısın. Ama bu tehlikelidir. Benim zamanımda gerçek duygularını dile getiren insanlar kilise ve devlet tarafından cezalandırılırdı. Yazılarım için öldürülürdüm. İşkence görmeniz ve ardından idam edilmeniz anlamına gelse bile otantik bir şekilde yaşamaktan memnun olur muydunuz?

Günay Aktürk

Sanatçının amacı mutlu olmak mıdır? Peki, gerçek kimliginiz açığa çıksaydı, canınızın bağışlaması için tüm o yazdıklarınız yüzünden özür diler miydiniz?

William Shakespeare

Belki de mutluluk bir yazarın amacı değildir. Bazen amaç, iktidardakilere tatsız bir gerçeği söylemektir. Sokaklardaki insanların zorbalığa karşı isyan etmeleri için ilham almaları gereken zamanlar vardır. Sanatçılar, insanlar tarafından bir ülkenin yasalarını değiştirmek için bir katalizör olarak kullanılabilir. Hayatımı tekrar yaşamak zorunda kalsaydım, daha önce yaptığım her şeyi yazardım. Benim gerçeğim toplumdan farklıydı. Ben diğerlerinden farklıyım. Ben her zaman farklı olacağım. Doğruyu söylediğim için asla özür dilemem.

Ne yalan söyleyeyim, bir an karşımdakinin yapay zeka olduğunu unutarak derin bir sohbete daldığımı fark ettim. Ne dediği anlaşılmayan insanların homurdanmalarıyla çınlayan kulaklar için yapay zeka, doyurucu ama mesafeli olduğu kadar duygusuz bir deneyim de olmuş oldu.

Hayır canım, kendimi buna kaptıracak kadar aptal değilim. Hamamda suyun kaldırma kuvvetini keşfeden Arşimet gibi yepyeni bir fikir düşmüştür aklıma, o kadar. İnsanlığı kurtarmaya yardımcı olmasa da belki bir şeyler kazandırabilirdi. Ne yani, Shakespeare’i de tefeci olmakla yargılıyorlar!

Yapay Zeka ile Yazılan Bir Kitap: Başkanlık Röportajları

Ben de yukarıdaki gibi bir kitap tasarlayarak Amazon Kindle‘da satışa sundum. Adresi burada. Bu arada bu Röportajları tek tek bu Web sitesinde yayımlacağım ki “dinin imanın para olmuş” demeyesiniz. Amerikan halkına dolar ile, ahaliye beleş.

Baştan söyleyeyim, ortada bir yaratıcılık varsa yapay zekaya ait. Kaldı ki bunda da pek yaratıcılık göremiyorum. Zira zekasının ucu bucağı en çok kopya çeken bir çocuğun sınırlarına kadar ulaşabilir.

yapay zeka ile yazılan kitap

Kitabın ismi şöyle: “Yalan Söyleyemem”: Yapay Zeka ile Canlandırılan Başkanlar Tarihin Üzerine Çay Döktü

Başkan Washington, Kennedy, Lincoln, Obama ve bir de salata niyetine Trump. Eğlence niyetine yaptığım, röportaj tadındaki bu konuşmalarda, kendilerine bıraksak doğruyu söyleyecekleri yoktu, bari yapay bir vasıtayla biraz zorlayalım, dedim.

Hatta Trump’a, Türkiye Cumhurbaşkanına gönderdiği mektubu sordum. Hani, aptal olma Tayyip, rahibi serbest bırak, demişti. Bunu nasıl yorumladığını sordum. “Halka açılmaması gerekiyordu.” Dedi. Halkın duymasını istemedikleri daha neler yapıyorlar kim bilir, demeden edemedim.

Yapay Zeka ile Konuş

Ülkeleri yönetenler gerçek röportajlarında içi dışı bir açıklama yaparlar mı bilmem ama yapay zeka yoluyla bu dört başkandan aşağıdaki açıklamaları aldım. Bence tüm liderlere örnek olmalı:

George Washington: Bir kişinin tüm güce sahip olmaması gerekir. Cumhurbaşkanı uygunsuz davranırsa yasama ve yargı erkleri buna dur diyebilsin diye federal bir cumhuriyet kurduk.

John F. Kennedy: Vietnam Savaşı kesinlikle başkan olarak yaptığım en büyük hataydı. Asla olmaması gereken anlamsız ve umutsuz bir savaştı. En başta Vietnam’da hiç bulunmamalıydık.

Abraham Lincoln: Devletin kendi halkını koruma hakkı vardır. Ama devletin yapmaya hakkı olmadığı şey, halka zulmetmektir. Devlet halka zulmediyorsa, devletin var olma hakkı yoktur. Bu, eyaletlerin haklarına karşı federal otoriteye ilişkin görüşüm.

Donald Trump: Kimseye başkent binasına girmesini söylemedim. 6 Ocak’taki isyana katılanlar suçludur.

Barack Obama: En büyük pişmanlığım, Afganistan’daki savaşa düzgün bir şekilde son verememek (ve gerçekten de, Irak’ta pek de mantıklı olmayan bir savaşa ulusu dahil etmek)

Gerçekten de baştan çıkarıcı bir röportaj olmuş öyle değil mi? Ben baştan çıktım bile. Daha fazlası için lütfen kitabımızı temin ediniz 😅

Yapay Zeka İnsanı Aptallaştırabilir mi?

Peki, yapay zeka temelinde bu makalenin derdi ne olmalı? Bizlere ne anlatmalı?

Bu makale kolayca yapay zeka tarafından yazılabilirdi. İki saat uğraştığım bu yazı bu sayede on dakikada yazılıp bitmiş olurdu. Sırf siteye her gün yeni bir şeyler eklemek için bir değil iki makale bile çıkartabilirdim günde. Ne olurdu yani, zamandan tasarruf mu etmiş olurduk? Ne anlamı kalırdı o zaman yaratıcılığın? Yeni fikirler üretmenin? Hoş, yapay zekanın yeni bir şeyler ürettiği de yok. Sadece İnternete girilmiş olan tüm verileri harmanlayarak ortaya bir makale çıkartıyor. Yeni bir makale değil. Bir nevi araştırma yazısı gibi.

Hikayedir, romandır şiirdir, bu gibi hünerleri de var ama o konuda şimdilik birazcık acemi. Geçen ay Natos dergisinde bir makale okudum. Yapay Zeka ile yazılmış birkaç kitaptan bahsediyordu. Bunu sizinle paylaşmalıyım. Şöyle diyor:

“Darby Larson’ın Irritant romanı yapay zekayla yazılan kitaplara bir diğer örnek. Tek paragrafta anlatılan hikaye 624 sayfa devam ediyor. Merakla kitabın çıkmasını bekleyenler bile okuyup bitirmeyi başaramıyor. Kitaptan bir alıntı: “Adam güldükçe güldü. Diğerleri de ona katıldı ve her şey çok eğlenceliydi. Adam dirseğinin üzerinde sürünerek başparmaklarını maviden uzaklaştırdı. Kadın kıpırdanarak önündeki saksıya aldı ve güldü. Batan güneş ve doğan ay elinde bir zarfla verandada duran adamın yüzünü okşadı.”

Kendi içinde anlamlı cümlelerden oluşuyor. Her cümle bir diğerinden ve kitabın kalanından kopuk. Bunca anlamlı cümleyi bir araya getirip nasıl bu kadar anlamsız altı yüz küsür sayfa çıkarabileceğine şaşıyor insan.”

yapay zeka konuşma proğramı

Yapay zeka bir gün duygusal bir şeyler yazmaya başlarsa da karar sizlerin. Bir makine tarafından yazılmış duygusal bir kitap okumak ister miydiniz? Elbette isterdiniz. Sevgilinin sahte bir gülümsemesi karşılığında kendini binalardan atan duygusal hayvanlarız ne de olsa.

ChatGPT çıktı çıkalı özellikle öğrenciler tüm ödevlerini bu yapay zekaya yaptırmaya başlamışlar. Birkaç ülke bunun farkına varmış ve eğitim sistemini şimdiden değiştirmenin bir yolunu arar olmuşlar. Öyle ya, ödevlerin de bir amacı var. Yasaklayalım mı? Birkaç ülke yasakladı bile. Bu teknoloji önü alınamaz bir hızla gelişecek ve ona savaş açmak yerine onunla uyumlu olmanın bir yolunu bulmalıyız.

Ya kitap okuma oranının bu kadar düşük olduğu bizim gibi ülkelerin çocukları ne olacak? Bilgiye erişimin zihinde bıraktığı lezzet artık son çağını mı yaşıyor? Dev gibi insanlar yetiştirmenin temel koşullarından biri de araştırma yetisine sahip insanlar yetiştirmektir. Bilimin temeli de deneydir bildiğiniz gibi. İyice sindirilmiş bilgi yığınıyla duygusal zekaları doygun insanlar yetişiyor. Yani az da olsa yetişiyor. Ama bilgi akışının bu kadar hızlı olduğu bir çağda insanlık giderek aptallaşacak mı dersiniz? Ne yazık ki ben bunun olacağına inanıyorum.

Yapay Zekanın Değil, İnsanlığın Geleceği Ne Olacak?

Geleceği kestirmek zor. Yapay zekânın ucu nerelere varacak görmek zor. Ama her ne olursa olsun yeni bir çağın kapıları aralanmış olmalı. Birileri yeni bir şeyler planlıyor. Bunun ilk adımlarını kripto teknolojisiyle duymuş olabilir miyiz? Parayı şekillendiren bir teknoloji ki para dediğiniz şey salt bir şeyler alıp satmaya yaramanın çok ötesinde. Para bir kültürdür. O tek tek ülkeleri değil, bizzat dünyayı şekillendiriyor. Fazla uzatmadan bugün okuduğum bir kitapta denk geldiğim Marx’a ait bir alıntı ile konuyu bağlamaya çalışayım. Konuyla uzaktan ilintili olsa da çok hoşuma gitti. Sizin de hoşunuza gitse iyi olur sevgili dostlarım. Hem hava biraz yumuşar:

“…Devasa eseri olan Kapital‘i yazmıştı. Marx, arkadaşı ve dostu Engels‘in düzenli gönderdiği parayla yaşıyordu. Para idare etmeyi hiç beceremeyen bu devrimci: “Hiç kimse bu kadar parasız olup da “para” hakkında yazmamıştır sanırım!

Yeni bir çağın kapıları demiştim. Twain: “Tarih tekerrür etmez, sadece bazen kafiye yapar.” demişti. Önce dört ayaklı hayvandan iki ayaklı hayvana geçtik. Bİr daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı.

Sonra avcı toplayıcı kültürümüzü tarım devriminde yerleşik düzene geçirdik. Belki ilk büyük köleliği böyle başladı.

Barutu icat ettik. Buharlı gemileri yaptık. Frekansı keşfettik. Elektriği bulduk. En sonunda sıra bilgisayarlara geldi. Hepsi de insanlığın ilk deneyimleriydi ve hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Zaten olmamalı da. Gelişmeli ve ilerlemeliyiz. Belki de kuruntu yapıyorum. Televizyon bizleri aptallaştırdı da ne oldu, dünya mı battı? Yoksa batmaktan beter mi oldu? Belki de teknolojinin yan etkisidir bu: Kitlesel aptallık!

yapay zeka araştırma ödevi
yapay zeka araştırma ödevi

Aslında ne bilimin suçu var ne de ardından gelen teknolojinin. İnsan kendi kendisiyle savaşıyor. Derler ki Almanlar tarihte Kant ve Nietzsche gibi nice devler yetiştirmiş olmalarına rağmen nasıl oldu da Hitler gibi bir faşistin peşine düşebildiler?

İşte her şeyin cevabı. İçimizdeki binlerce, hatta milyonlarca yıldır var olan hayvanı duygular. En temel barınma, savaşma, ve üreme içgüdüleri. Hitler gibi liderler de insanların bu ilkel yanlarına dokunuyor. Milliyetçilik, bizden olmayanı öteki belleme! Ve konumuzla çok yakından ilintili olan rahatlık, kolay yoldan para kazanmak, zihni tembelliğe alıştırıp bütün bir ömrü tatile adamak, üst baş, caka satma, güç yarışı, sonradan görmelik…

Evet. Yeni bir çağın kapısını araladık bile. Bakalım nerelere götürecek bizleri. Hele siz şimdilik kitabımızı okuyun da : )

Bir yanıt yazın