Deli Dumrul ve Yunus Emre | Yazar Günay Aktürk

Deli Dumrul ve Yunus Emre

Dede Korkut Destanı ve Deli Dumrul

Deli Dumrul, kuru bir çayın üstüne köprü kurmuştur. Geçenden 20, geçmeyenden döve döve 40 akça alır. Bu “kuru” Moğolca’dır ve “susuz, kuru” anlamına değil, “coşkun akan” anlamına gelir.

Deli Dumrul bir gün ağlayıp şıvan eden bir oba halkına rastlar ve sorar: “Mere kavatlar! Benim köprümün yanında ne ağlarsız, neye şıvan edersiz?” Derler ki bir yahşi yiğidimiz öldü ona ağlarız. Deli Dumrul sorar: “Mere yiğidinizi kim öldürdü?” Dediler “Vallahi Allah Taala’dan buyruk oldu, al kanatlı Azrail ol yiğidin canını aldı.

Deli Dumrul aydur: “Mere Azrail ne kişidir ki adamın canını alır?” Dumrul’un bu sözü Hak Teâla’ya hoş gelmedi. Azrail’e buyruk eyledi ki “Ya Azrail var dahi kavatın gözüne görün, benzini sarart, canını hırlat, al.” Al kanatlı Azrail gerçekten Deli Dumrul’un atına görünür, at ürker, Deli Dumrul’u yere vurur. Al kanatlı Azrail Dumrul’un göğsüne konup canını almak ister. O vakit Dumrul sorar: “Sen benim canımı neden alıyorsun?

Azrail’in Tanrı Teâlâ’nın emri ile can aldığını öğrenince der ki: “O zaman sen aradan çık, ben Tanrı ile söyleşeyim.” Deli Dumrul Tanrı’yı metheder, ona yalvarır. Bu Tanrı’yı memnun eder. Azrail’e emir verir ki: “Deli Dumrul can yerine can bulsun, kendi canı azat olsun.

Dumrul babasına varır can ister, babası vermez. Anasına gider, anası: “Can tatlıdır oğul, karından iste.” Der. Karısı: “Bir canda ne var ki anan baban sana vermemişler, benim canım sana feda olsun.” Der. Bu, Tanrı’nın hoşuna gider. Azrail’e emir verir ki ana ile babasının canını alsın.

Dede Korkut Destanı’nın Deli Dumrul Hikayesi.

Deli Dumrul ve Yunus Emre

Yunus Emre Divanı

Yunus Emre’nin sadeleştirilmiş bir şiiri:

“Azrail kim oluyor ki benim canımı almaya kalkışsın
Ben onun canıma kıymaya kalkışmasını kendisine zindan ederim

Azrail kim oluyor da canımı almaya kalkışıyor
Ben can sahibi ile orada anlaşarak geldim

(Ey Tanrım!) Bana sen canımı verdin
Sonra Azrail’e git canını al diye buyurdun
Ben senden başka kimseye emanet vermem

Azrail gökten inip seni tutunca
Atadan anadan fayda olmaz
Halktan kimse de onun (Azrail’in) heybetini duymaz
Halktan da yardım gelmez

Yunus Emre

 

Yukarıdaki Deli Dumrul hikayesini bilmeden Yunus’un bu dizeleri anlaşılmaz. Öyle anlaşılıyor ki Dede Korkut Destanı’nın Türk kültürüne etkisi sandığımızdan kuvvetli olmuş. Yunus Emre’nin şiiri, Dede Korkut Destanı’nı 13. Yüzyılda yalnız kendisinin değil, onun çağdaşlarının, okuyucularının da iyi bildiğini gösteriyor.

Hem halk kültürünü, hem de medrese kültürünü iyi bilen Yunus Emre, tıpkı Nasrettin Hocamız gibi marjinal bir tip olarak ortaya çıkıyor. Hoca, nasıl koca sarığı ile yukarı kültürü ve altındaki eşeği ile köylü kültürünü temsil ediyorsa, Yunus Emre de hem halkın, hem de medresenin ve beyler düzeninin kültürünü şiirine yansıtmakla marjinal bir tüp oluyor.

O hem omzunda alıç heybesi ile bir köylüdür hem de kent hayatının içinde yaşayan yüksek kültür temsilcisi. Bu iki arada olmak, Yunus’a her iki kültürü de iyi tanımak, iki kültüre de eleştirel bakabilmek olanağı sağlıyor. Yunus hem: “Yediği yoksul eti, içtiği kan” olan beyleri, hem de “yoksula bir yufka vermeye kıyamayan” halkı kınar.

 

Kaynak: Mayıs 2021 Bilim ve Ütopya Dergisi

Bir yanıt yazın