Asın Beni – Günay Aktürk | Yazar Günay Aktürk

Asın Beni | Cellat, Zulüm ve Direniş

Asın Beni şiirini yazmadan yarım saat önce Sivas’ta ki Madımak katliamını izlemiştim. İnsanları diri diri yakmak yeni bir eylem değildi onlar için. Altı yüz yıl önce de Şeyh Bedreddin‘i Serez çarşısında asmışlardı. Hallac-ı Mansur‘la Seyyid Nesimi‘nin derisini yüzmüş, Pir Sultan Abdal‘ı asmış, insanları ibadethanelerinde öldürmüşlerdi. şah diyenin dilini kesmişlerdi kısaca. Cellat, zulümden başka getirirdi ki…

Bu şiir o duygulardan doğdu. bugün bile tüylerimi diken diken ediyor. Ruhsal olarak uyandırdığı simgeler o kadar yoğun ki daha denginde bir şiir daha yazabildiğimi zannetmiyorum.

Asın Beni günay aktürk

Asın Beni

Asın beni meydanlık bir yerde.
Çarşı ortasında mesela.
İbreti alem için olsun, din adına,
insanlık namına!
Din adına vaazlar verilsin,
birbiri ardına gelsin fetvalar.

Keskin bir satır getirsin cellat,
birde Kur-an.
El bassın kitaba.
Döksün orta yere kanını bir kafirin
ve satsın kararmış benliğini,
yedi hurili bir cennet uğruna.

Tanrılardan ateşi çalan bir yobaz olmalı.
Tutuşturup attığı için cehalet meşalesini
aydınlığın üzerine,
yanar durur karanlık alevlerde
ateşe semah dönen canlar…

Yandık!
Asıldık!
Basıldık mabetlerimizde.
Ne bahar ne mevsim dinledi cellat.
Kastedilen bilgelik bu değildi oysa,
Biz, yaradanı sevmiş olamayız yobazdan ötürü!
Biz, yaradanı da eli kanlı bilmezdik
Yaradanı da menfaatiyle gizlemediyse yaradılan!

Asın beni biraz da bu yüzden.
Kurşuna dizeceğim yoksa cehaleti.
Hak için halkı yakanları,
mürekkebinde boğacağım kalemimin.
Asın beni biran önce!
Asın!
Asın yoksa kararacak
ak nasırı ellerimin!

Günay Aktürk

Bir yanıt yazın