Tarihi Kadim Zeyl Şiiri Tevfik Fikret | Yazar Günay Aktürk

Tarih-i Kadim e Zeyl (ek) Şiiri | Tevfik Fikret

Tarih-i Kadim e Zeyl Ve Tevfik Fikret

Süleymaniye kürsüsünde verdiği vaazlarda, Mehmet Âkif Ersoy bazı yazarları ve Tevfik Fikret i ağır bir dille suçluyordu. Tarih-i Kadim e Zeyl (ek) şiiri ise, “Târih-i Kadîm” şiirinden dolayı Tevfik Fikret i “zangoçlukla” itham eden Akif’e cevaben yazılmıştır.

Molla Sırat’a

Ben ki üç beş kuruşu tercihinden
Protestanlara “zangoçluk” eden
şairim… Yaldızlı kürsünün üstadına!
İslam dininin şair yorumcusuna.
Hazret-i Molla Sırat’a edebî
saygılarımı takdim ile hiç
hiç tereddüt etmeden diyorum ki:
layık olduk, lütfettiği “zangoçluk” sıfatına.

Lakin üstadım sakın aldanma,
müslüman evladıyım ben de bir parça.
Bana anlatma o güzel dini;
bilirim ben de senin bildiğini.
Okudum ben de ahiret kitabını.
dinledim ben de ahiret hitabını
Ben de zatın gibi cami, cami,
dolaşıp Halik’a ettim rüku.
cennetin şevki ile meşgul hayalim;
cehennem korkusundan bıkmış yüreğim
ben de tırmandım ulu Tûbâ’ya.
ben de çıktım Mele-i Âlâ’ya.
Ben de âşıktım ezan nağmesine,
bir koşardım ki, o Allah sesine!
Ben de tespihle dua, oruçla namaz
heyhat! hepsini yaptım, hepsini biraz.

Çünkü telkinlere aldanmıştım,
kandığım şeylere hep kanmıştım
Bilmeden, görmeden iman ettim,
Nefsimi dinime kurban ettim.
Sevdim Allah’ı da, peygamberi de;
o şeyler kaldı bugün hep geride.
Anladım çünkü hakikat başka;
başka yoldan varılırmış Hakk’a.
Saydığın harikalar, mucizeler
birer zekâ büyüsüdür ki, beşer,
duraklamadan açıyor sırlarını;
mucizeler ehli, unutmuş yarını.
aldatılmış, aldatmış o İsa, Musa;
köhne bir tılsımlı yalandır âsâ.
Beşerin böyle işaretleri var;
putunu kendi yapar, kendi tapar!

Ara git kilisesini, gez Kabe’sini,
Dinle tekbîri, işit çan sesini,
göreceksin ki hepsi boştur;
umduğun, beklediğin şeyler yoktur.
Allah’ı gibi düzme şeytanı,
Buda’sı, Ehrimen’i, Yezdan’ı.
Topunun esası bir korkak vehim.
Gölgeler, gölgeler… Onlarda derin
bir karanlık sezerek çevrildim,
acı bir darbe yiyip devrildim.

Şimdi cenneti ve nurları önemsemeden;
süzerim yaradılışı hayran hayran; ben
ne tapılacak, ne taptıracak bilirim;
Kendimi yaradılışa kul bilirim.
Gökte binlerce mescit görürüm,
orda vicdanımı secde ederken görürüm.
Bu secde işte benim itaatim;
bu ibadette geçer saatim.
Bu ibadette övüncüm ve sevincim;
bence, ben bir kayadan farklı değilim.
Bir minik kuşla biriz tapmakta;
ben de Allah’tan başka yoktur derim, ishak* da.
Doğruluk, ahde bağlılık, tevazu, muhabbet,
hayır, haysiyet, insaf, merhamet;
sonra bir şaire zangoç dememeli…
İşte bunlar vicdanımı hareketlendirdi .

Düşünüp yapmak ayinimdir;
yaşamak dini, benim dinimdir.
Müminim, varlığa imanım var;
her kanat bir melek yapar.
Yaşarım, peygamberlere duymam gerek.
Beni Hakk’a götürecek: bir örümcek …
Kitabım doğa sahnesi kitabı,
bendedir hayır ile şerrin sebebi.
Varırım böylece ben mezara dek,
ahirette dirilmeye mahal görmem pek.
taşırım sevecen kalbimi ölçüsünde,
beşerin aşkını da, kederini de.

Hak dini bence bugün yaşam dinidir.
Ey Molla Sırât! Söyle, öyle değil midir?

TEVFÎK FİKRET
Günümüz Türkçesine uyarlayan:
Sunar Yazıcıoğlu

Comments

Bir yanıt yazın