Arthur Schopenhauer Felsefesi | Yazar Günay Aktürk

Arthur Schopenhauer - Seçme Aforizmalar

Filozof : Arthur Schopenhauer
Edebiyat – Kitaptan Seçme Alıntılar
Yorum : Günay Aktürk

Felsefi Alıntılar Serisinin ikinci videosu. Bu defa Alman filozof, yazar ve eğitmen Arthur Schopenhauer | Dinle ve dinlettir.

Mutluluk Kendi Kendine Yetenlerindir

  • Mutluluk kendi kendine yetenlerindir. Başkasının mutlu olması seni rahatsız ediyorsa asla mutlu olamazsın.
  • Herkes kendinde eksik olanı sever. İnsan tutkulu bir aşk ile sevdiği kimseye aynı zamanda nefretin en koyusunu da duyabilir.
  • Ne değerli oluyor elde edemediklerimiz.
  • Belirsizlik, güvensizlik doğurur. Ve her yalan korkaklıktan doğar.
  • Kolay şey değildir mutluluk, kendimizde bulmak çok zor, başka yerde bulmak imkânsızdır. Çok mutsuz olmamanın en güvenilir yolu, çok mutlu olmayı istememektir.
  • Hiçbir şey şehvet duygusu kadar yanıltıcı değildir.
  • Deniz aşırı yolculuğa çıkan, yalnızca iklimini değiştirmiş olur, aklını değil.
  • Kendinde mantık ve irade olmayanı, akıl ile yönlendiremezsin.
  • Sıradan insanlar sadece zamanı geçirmeyi düşünürler. Herhangi bir yeteneği olan kimse ise ondan yararlanmayı düşünür.
  • İç dünyası zengin insan tamamen yalnızken, kendi düşünceleriyle ve hayalleriyle eşsiz bir eğlence bulur. Öte yandan ruhsuz biri, sürekli dernekten derneğe, oyundan oyuna, yolculuktan yolculuğa ve şenlikten senliğe koşsa bile can sıkıntısından kurtulamaz.

Kadın ve Erkeğin İhaneti!

  • Gerçekte insanın kendi güçlerini kullanmasından ve hissetmesinden başka hiçbir zevk yoktur ve en büyük acı, insanın güce ihtiyaç duyduğunda yokluğunu hissetmesidir.
  • Dünyadaki bütün akıllar bir araya gelse akıldan nasip almamış birisi için hiçbir kıymet ifade etmez.
  • Bildiğimiz gibi erkek, kendisine yeterince kadın sunulduğu takdirde, kolayca yılda yüz çocuk meydana getirebilir; kadın ise, istediği kadar çok erkeğe sahip olsun, ikiz ihtimalini hesaba katmazsak, yılda sadece bir çocuk dünyaya getirebilir. Bu nedenle erkeğin gözü hep başka kadınlardadır; kadın ise buna karşılık tek bir erkeğe sımsıkı sarılır: Çünkü doğa onu içgüdüleri gereği ve hiç düşünmeden, gelecekteki doğumun besleyicisi ve koruyucusunu yanında tutup korumaya sürükler. Bundan ötürü erkeğin eşine sadakati yapaydır, kadınınki doğaldır; dolayısıyla da kadının ihaneti, sonuçları bakımından olduğu kadar, doğaya aykırılığı bakımından da erkeğinkinden çok daha az bağışlanabilir bir ihanettir.

Diken batar diye gül mü toplamayalım?

  • Dünyaya mutluluk ve zevk beklentisiyle dolu olarak adım atarız ve kader bizi hoyrat bir şekilde yakalayıp hiçbir şeyin bizim olmadığını, her şeyin ona ait olduğunu gösterene kadar bunu gerçekleştirmeye yönelik o aptalca umudu koruruz.
  • insan ne istediğini bilmelidir ve ne yapabildiğini bilmelidir. Ancak bu şekilde karakter gösterebilir ve ancak o zaman doğru bir şey yapabilir.
  • Biz bir kişinin varlığını bütünüyle yargılarsak, onun bizi ölümcül bir düşman olarak görmekten başka seçeneği kalmaz: Çünkü kendisi değişmez olduğu halde, biz onun var olma hakkını ancak bir başkası olması koşuluyla tanımak istemekteyizdir. Bu yüzden, insanlar arasında yaşayabilmek için, herkesin kendi verili bireyselliğini, her nasıl olursa olsun kabul etmeli ve ondan, türü ve yapısı izin verdiği biçimde yararlanmayı düşünmeliyiz; Ama ne değişmesini ummalı, ne de onu olduğu hali için yargılamalıyız. “Yaşamak ve yaşatmak” deyişinin gerçek anlamı budur.
  • Senin var olman, olsa olsa benim tarafımdan algılanmış olman demektir. Senin var olduğun yer benim tasarımımdır. Dolayısıyla, ben senin varlığının ilk koşuluyum.
  • Sıradan insanlar saatin parçaları gibidir. Kurulurlar, ondan sonra neden işlediklerini bilmeden işler dururlar.

Bir yanıt yazın