Deprem Öncesi Köpek Havlaması Bu | Yazar Günay Aktürk

Deprem Öncesi Köpek Havlaması Bu

Evet Çuvaladım

deprem öncesi köpek havlaması

Ah çuvalladım. Yine. Düzenli aralıklarla yaparım bunu. Boyuna batıp çıkan ruhunu dengede tutabilmek! İşte günün en büyük dilimi. Yaşamın kısa tarifini yokuş yukarı çıkarken öğreniyorsun. Kalıcı ve işe yarayacak olan bilgi birikimine, zor yoldan edinilen tecrübe diyebiliriz.

Yere çakılmadan önce hafif bir sersemlik oluyor. Deprem öncesi köpeklerin havlaması gibi. Yani seziyorsun yaklaşan havaleyi. Aynı tarafına düş düşeceksen. Kabuk katmanları darbeyi hafifletiyor.

Kapıları kilitlemelisin. Altına bez parçaları sıkıştır. Bacayı yık, hatları kes, postacıya iyi nişan al. Gelene kulak kesil ama asıl gelmeyenden kuşkulan. Küflenmiş fotoğraf albümlerinde kaç hortlak yaşar bir bilsen! Domuz ve yılan karışımı bunlar. Esansı bol sıkıyorlar ki şüphe uyandırmasın. Bunlar görünen müttefikler. Asıl sızma görünmeyenden.

Felçli olan sadece benmişim gibi bakmasana! Senin de gövdenin altı koyun ise üstü kurt. Kederli tek bir fotoğrafın yok! Normal görünmek için harcadığın çaba seni daha erotik ve sosyal gösteriyor olabilir! Ama kadrajı kendinden uzak tutabildiğin ölçüde artar kaliten. Ben ben ben!

İyi olacağız ya da delirmeyeceğiz demiyorum. Doğrusu bu umurumda bile değil. Kuşkuluyum biraz! Bir deli taburcu edildiğini anlayabilir miydi? İyileşse belki donuk bir keder sarardı suratını, bir üşüme gelirdi. Demek ki hâlâ tımara ihtiyacımız var!

Evet çuvalladım. Tam da insana yaraşır bir biçimde. Uyandığımda renkler eski halini alacak biliyorum. Ara ara sevinç furyası bizimkisi.
Tarihi geçmiş çikolataların tatlı sersemliği! Aslında bütün mesele kabuslardan ne sıklıkla uyanabildiğinde. Ruhsal gelgitler… Savaşın büyüğünü kendimize karşı veriyoruz da ondan…

Bir yanıt yazın