Dikine Müstakil Bakışlar | Yazar Günay Aktürk

Dikine Müstakil Bakışlar

Kaç Kıyamet Geçti Görmeyeli O Bakışları?

Bu bakışları görmeyeli yıllar olmuş. Hem patrona hem de cilveye aynı çalışma koşullarında hizmet vermeyeli… Ya da kalabalık bir arkadaş ortamını düşünelim. O yoğun uğultu esnasında suskun çekirge seslerini işitmeyeli kaç kıyamet geçti dersin? Bileğin feri, sohbetin demidir o bakışlar. Çeliğin ve rakının suyudur.

Şimdi dikine müstakil bakışlara maruz kalıyoruz. Delip geçmeyen ucu körelmiş bakışlara. Aşk adamı baba Nazım daha iyi bilirdi bu işleri ya ne yazık ki aramıza katılamıyor şu anda (!) Şimdilik biz götüreceğiz bu işi. Eğer manasından bir şeyler yitirmediyse aşk! Eğer üzeri tortu kaplamış duyguları silip belli bir şekle sokabilirsek o kutsal bakışları!

Benimle anlaşmak zordur, diyorlar. Pazarlık masası mıdır bu sevdalık? Onu herkes taşıyamazmış. Yükünü sınıra kadar taşıtmak için mi arıyorsun hayatının anlamını?

Kaç kişi eğilmiş önünde kaç kişi… Belki ayak fetişi vardı onlarda. Ruhuna hizmet etmiyorlardı. Aptal zihnin bakışları da aptal olur. Tepeden, bir efendi gibi. Belli ki etçildi her biri… Avucunu yalarsın, diyen nadide avanaklar! Bakışlarınız altından mıdır?

İçine bilinç girmiş bir kedinin bakışlarını özledik! İnsan bakışından belli olur. Isısı yüz derece bugünkü bakışların. Her türlü ateş kaynatır bu suları. Odun konusunda seçici olsan ne olur, dergaha düzgün odun taşıyan binlerce Yunus bulunur. Ne var ki ulaşılacak bir tek hakikat vardır! Bakışları özledik, zihninde binlerce fikir barındıran bilinçli bakışları!

Günay Aktürk

Bir yanıt yazın