Atatürk Düşmanlarına Verilecek Cevaplar

Atatürk Düşmanlarına Yanıt

Atatürk Düşmanlarına Verilecek Cevaplar… Ne desen anlamazlar. Yapılan hakaretler bir yana, sıklıkla o’na bir put gibi taptığımızı söylüyorlar. Aslında makalenin konusu bu. Geçen gün sözleri Neyzen Tevfik‘e ait olan “Be Soysuz” şiirini paylaştım. Videodaki adamın ne yaptığı belli, Atatürk Düşmanlığı. Daha sonra kanser hastası diye serbest bırakıldığını okudum. Şaşırtmadı tabii. Önce şiiri dinleyelim.

Videonun açıklamasına şöyle yazdım: “Hiç kimseden çekmedik Atatürk Düşmanlarından çektiğimiz kadar…” Bu makaleyi yazdığım sırada videoya gelen yorum altmışı geçmişti. Bazıları dikkat çekiciydi:

“Bizi hainlikle suçlayacaklar, doğru yoldayız demek ki!”

“Lan adamı sinirlendiriyorsunuz.”

“Adam 10 Kasım’da puta takmadı diye derdest edildi. 22 yıldır iktidarsın ama muktedir değilsin. Adama provokatör muamelesi yapmışlar.”

“Sen neden kıble bildiğimiz Filistin için vatan demezsin be soysuz!”

Kuşkusuz bu yorumlar elbette son derece güzel bir imla ile yazılmamıştı. Zaten ayırt edici özellikleri budur Atatürk Düşmanlarının. Hiçbir noktalama işareti göremezsiniz. Kan kokusu duyarsınız cümlelerde. Kelimeler sıklıkla hatalıdır ve hepsi de kendilerini tekrar edip dururlar.

Bu yorumlardan sadece bir tanesine cevap verdim. Aslında cevap vermeye bile değmezdi. İçinde bir fikir barındıran eleştirilere karşılık verilir. Düşmanlığın ve altı boş kahvehane dalaşlarının nesini yanıtlayacaksın. Ama bazen sırf can sıkıntısından yazasın gelir. Yıllar içinde öfkeye kapılmadan ve sıklıkla alaya alan bir yazım tarzı geliştirdim. Bu da onlardan biriydi. Atatürk Düşmanlarına Verilecek Cevaplar ne olabilirdi?

Atatürk'e Neden Düşmanlar?

Her şey aşağıdaki yorumla başladı ana tema Atatürk’e bir gibi tapma meselesi etrafında dönüyordu.

Gördüğünüz gibi imlayı hak getire… Memleket Atatürk Sevicileri yüzünden geri kalmış. Bak hele sen ülkeyi muasır medeniyet seviyesine çıkartacak herife. Yanıtım aşağıdaki gibi oldu. Bu paylaşımı yapıyorum zira faydalı şeyler var içinde : ) Atatürk Düşmanlarına Verilecek Cevaplar! Fazlasıyla alaycılık içerir:

“Acaba diyorum bir batman samanla beynini bir kantara koysaydık hangisi ağır basardı! Bunu hakaret olarak değil, gerçekten soruyorum. Kaç eren evliya ve peygambere bir put gibi taptığını düşünsene! Benden kaç fazlasın! Kaldı ki aklı başında biri insana tapmaz. Bunu bir balya saman alır da senin kafa almaz.

İnan hakaret değil. Öyle algılamanda elbette bir sorun yok ama alay ediyorum sadece. Otobüs yolculuğu uzadı biraz, durağa daha çok var. Elimin altında bir şebek olsa muz atardım önüne, ne yapalım! İşin en berbat yanı ise, ömrü hayatında eline hiç kitap almamış olmanın kesin oluşu. Kanıtlayamam ama kesin. Yine de buraya gelip yazabiliyorsun. Özgüvene bak! Eşeğin büyüğünü ahırda unuttuk. Şu sözleri ezber etmelisin: “İnsanlar elle tutulur gözle görülür putlara inanıyorlardı. Şimdilerde ise gönüllerini görünmez putlara verdiler…”

Seninle Boşa Zaman Harcıyorum!

Aslında yazının sonunu biraz eksik bitirdim. Otobüste butona bastığımda durağa yüz metre kalmıştı da ondan. Durur mu bizim ki! Eve gittiğimde, yarım saat sonra şunları okudum:

Sonra bir kahve yaptım kendime. Bunu bir makalenin parçası haline getirmek için biraz faydalı şeyler yazayım dedim. O gerçekten meseleyi ya da kendisini önemsediğimi düşünedursun, yazacağım cevap genele yazılacağı için, Atatürk Düşmanlarına Verilecek Cevaplar niteliğindeydi:

“Atatürk evliya mıdır ki medet umalım! Ben de bunu anlamıyorum. O koca dehaya taptığımızı size düşündüren şey nedir? Bence kendinizden pay biçiyorsunuz. Tekke ve yatırlardan medet umduğunuz için, medet ya resul dediğiniz için: “Herhalde bunlar da Atatürk’ten medet umuyorlar!” diye düşünüyorsunuz.

Hayır. Bugün Atatürk’e yapılan hiçbir hakaret ve saldırı temelde Atatürk’e zarar vermeye yetmez. Tüm bu tutum ve davranışlarınızla Cumhuriyet değerlerine saldırıyorsunuz. Düşünce ve inanç özgürlüğüne, kadın haklarına, bilime, sanata ve eğitime saldırıyorsunuz.

Atatürk’ün heykellerini yıkalım! Tamam yıkalım! Peki, ne dikeceksiniz yerine? Şeriatın katı kurallarını mi? Diyeceksin ki şeriat Kuran yasalarıdır. Doğrudur. Herkesi aynı çuvala koyup cennete postalamak istiyorsunuz ama herkes Müslüman mıdır? Müslüman olmayan ya da sizin kadar aşırı Müslüman olmayan, misal deist ya da ateist olanları şeriatın kılıcıyla yola getirmek zulüm değil midir?

Diyeceksin ki: “Bir Müslümana laikliği dayatmak zulüm değil midir? Hah işte, mesele burada patlak veriyor. Din ile devlet işlerini birbirinden ayıran laikliği kafirlik diye kim öğretti sizle? Akıl hocalarınız. Din adamlarınız. Milliyetçi ve siyasal islamcı partileriniz. Sizi düşünmekten ve sorgulamaktan alıkoyan ve babadan oğula koyunlaştıran liderlerinize hesap sorun! Seninle fazla zaman harcadım…

İşte böyle. Ne Atatürk Düşmanlığı biter ne de Atatürk Düşmanlarına Verilecek Cevaplar biter. Elbette insanın kanına dokunmuyor değil. Yani o kadar da ciddiye almıyor değiliz. Sevmemek ayrıdır düşmanlık ayrıdır. Mühim olan gerici fikirleri henüz yeşermeden koparıp atmak.

Gördüğü her kalabalığın ardına takılıp gideni, her Allah diyeni Müslüman sananı düzeltemeyiz. Ama en azından tarafların sayısını eşitlemek gerek. Bu ülkede Atatürk Düşmanlığı tek bir şey şeyi ifade ediyor: gericilik. Bizim sol taifesinde de Atatürk’ü sevmeyenler var. Sevmemekle düşmanlığı birbirinden ayırıyorum. Bu ülkenin rejimini değiştirdiğinizde yerine koyacağınız şey ne olacak? Sosyal bir devlet kurmak niyetinde misiniz yoksa bin yıl geriye gitmek niyetinde mi? Tarihten ders almamış kitlelerin her seferinde bir “yıkım” ile son bulması kendini sürekli tekrar ediyor…