Kırmızı Sınır Çizgileri – Makale Oku | Yazar Günay Aktürk

Kırmızı Sınır Çizgileri – Makale Oku

Ne Umuyordun

Geçen gün sohbet esnasında dedi ki bir arkadaşım, polisti eski sevgilim. İki senenin sonunda ayrıldık. Sürekli tartışıyorduk gibisinden bir şeyler söyledi. Anlaşamamışlarmış!

Fikirler mi çatıştı? Kırmızı Sınır Çizgileri mi geçildi? Ne olmasını beklediğini düşündüm bir süre. Ne umuyordu ki? Hem de koskoca iki sene! Genele yaydığımızda mesele polis olması değil. Koyun ile kurt koyun koyuna girmez o başka. Ama beklediğin neydi tam olarak?

Belirsiz Sınır Çizgileri

kriter

Bazı insanların dişe dokunur kırmızı sınır çizgileri yoktur. Varsa da belirsizdir. Çoğu kadın için para ve güç ön planda. Hele çoğu erkek o kadınları solda sıfır bırakır bu işte; Onun kriteri bakirelik. Evindeki uslu dursun ister. Zaten sadakat hep tek taraflıdır ve her zaman kadından istenir.

Ama bunlar kriter değil ki. Hayal kırıklığına uğramış insanlara, ne olmasını bekliyordunuz, diye tekrardan sormak istiyorum. Sizin kriterleriniz sadece yaşamı idame ettirebilme ve cinsel acı çekmeme üzerine kurulu. Kimse vermekten yana değil aslında, herkes almaktan yana.

Bu toplumda gördüğüm hakikat şu: İnsanların kalın hatlı, gözle görülür kırmızı kriterleri yok. Her güne birkaç kavga sığdırılan ilişkilerin üzerini en başından sil gitsin. Onlar birbirlerine zaten yük. Kriter olmayınca yönelim sadece duygusallığın ve cinsel açlığın doyumuna doğru kayıyor. Etkilenmek, hele ki tutkulu bir aşka doğru yönelen yoğun duygular, aranılan kişinin o olduğu izlenimini yaratıyor. Zaten aşıksanız muhtemelen hayatınızın anlamı o değildir.

Bu makalenin henüz evlenmemiş çiftlere özgü olduğu da söylenebilir. Burası az gelişmiş bir ülke. Beyinler düz kontakla çalışıyor. Fazla umuda kapılmadan çevreyi şöyle bir kolaçan etmeli önce.

Gönül Mühür Tutar Mı?

Kırmızı sınır çizgileri

Yatak, ilişkinin sonraki evrelerinde başlamalı. Üstün erdemlere sahip bir ırk değiliz, ondan yani. Sohbet etmekten lezzet almıyorsan, kahvenin yanına bile yaklaşma. 22 yaşındaki komşu kızının nişanlandığını duydum. Ne güzel balkonda kitap okuyordu. Niye bu yaşta nişanlandırdınız, dedim annesine, kendi istedi dedi. Sevmiş de onu seçmiş!

Tek neden bu mu yani? Sevmek biraz karışık bir durum. Bir kez (O yaşta) sevince gönül mühürlenir miymiş? Sevginin yanına aparat ekelemeyi bilmiyor insan. Ee çocukları böyle yetiştirmiyor muyuz biraz da? Yurt yuva diyoruz, ev kredisine doğru akan bir şelale şeklinde.

İnsanların kendi akıllarıyla karar vermeleri otuz yıl sürüyor. O da şansları varsa. Hiçbir yörüngesi olmayan kalabalıklar yaratıyoruz.

Aynı evin içinde insan nasıl da yabancıya dönüşüyor! Eşinizin kendine katlanabilme çabalarına ortak olacaksınız. Aynaya baktığınızda iki surat göreceksiniz. Kendi iç sesinizin yankısına bazen onun yankısı da karışacak. “Bir idim iki oldum, hangi “ben”le uğraşayım” meselesi. Üç balkonlu evin iki balkonu kilitlendiği için oluyor bunlar.

Makale o kadar uzadı ki bir türlü sonu gelmiyor. “Benle de lafa doyum olmuyor!” dedim az önce kendi kendime. Sen kendine yetmezken bir başkasına nasıl yeteceksin! O kendi sesine sağır ki senin cana gelip konuşmanı bekliyor. Elbette benim gibi delirmeniz gerekmez. Hele şöyle bir dolaşıp gelin bakalım madem : )

 

Günay Aktürk

Bir yanıt yazın