Görücü Usulü Bir Hayat | Yazar Günay Aktürk

Görücü Usulü Bir Hayat

Sen Buradan Böyle Devam Et

Görücü usulü bir hayat - günay aktürk

Yıllar yıllar evveli. Babamın canında anamın canan olduğu taptaze yıllar. Bizim Ozan İsmail gecenin üçüdür, sabahın beşidir demeden şiirler yazarken yudumlayarak meyi, anam garip sevinmekte yeni bir şiir daha geliyor deyi.

Şaka bir yana o da bilmekte şahsına tek bir şiir yazılmadığını: Ferhat misali Çomak Dağı’na tek bir kazma bile vurulmadığını. Ama şairin gönlü uçsuz bucaksız bir denize benzer: o gönül ki bazı Yeter Sultan’dan, bazı Kara Kız’dan vurgun yer.

Başladı aslında her şey töreye uygun görücü usulü ile. Dedem sordu kızına, senin de gönlün var mıdır, diye: Yaşı daha on beş midir on altı mı ne! Anam baş eğerek güldü Ozan İsmail’e. Böylece verdiler garip Günay’ın da dünya biletini eline!

Onca yıl geçmiş aradan daha bitmedi övüncü babamın: “Baktı ki dalyan gibi delikanlı, hemen vardı bana!” diyor. Oysa cevabı gayet açık ve nettir anamın: “Bir küçük sabiydim, kararda mantık arama İsmail.” diyor. Kızmaya bile tenezzül etmeden: “Kapıdaki eşeğe varana kadar sattırdınız!” diyor babam. Anam da: “Kapıda bir eşeginiz bile yoktu ki!” diye cevap veriyor.

Onlar çekisedursunlar inceden tatlı tatlı, kimseye bir şey olduğu yok, “köz” “naçar” bana kaldı. Zihin boyuna bilgelik peşinde, gönülde derin bir yarık: ne omuzda ceket var ne ayakta çarık. Babadan şairlik kaldı anadan merhamet. Dediler: “Sen buradan böyle devam et.

Günay Aktürk

Bir yanıt yazın