Taliban Ehli Sünnet Midir | Yazar Günay Aktürk

Taliban Ehli Sünnet Midir

Taliban Ehli Sünnet Midir?

taliban ehli sünnet midir

Taliban Ehli Sünnet midir diye sormadan önce biraz geriye gidip tarihine bakalım. Yaklaşık yirmi yıl önce Afganistan’ın güneyinde kendisini “medrese talebeleri” şeklinde tanıtan Taliban adında bir örgüt ortaya çıktı ve o günden bugüne neredeyse bütün dünyanın ilgisini celp etmeyi başardı.

Bu örgüt ortaya çıktığı ilk andan itibaren, kimliğini ve meşruiyetini dini ve mezhebi referanslara dayandırdı. Ancak ister Sünni ister Şii olsun hiçbir Müslüman bilinen Afganistan tarihinde, ne böylesi bir harekete ne de bu nitelikte bir dini algıya tanık olmuştur. Peki, bu Taliban nedir ve kimdir? Mahiyeti nedir? Örgüt, hangi konjoktürün eseridir?

Taliban Örgütünü Divbend akımıyla ilişkilendirenler olduğu gibi, Hanefi mezhebine müntesip olduklarını söyleyenler olmuştur. Taliban liderlerinden birçoğunun Hanefilere ait olan Divbendi medreselerinde okuduğu doğrudur ama bu ilişki örgütün siyasi meşrebi ve genel uygulamaları itibariyle Ehl-i Sünnet ve özellikle de Hanefilik, daha da özelde Divbend ekolünün inanç sistemi ve düşünce dünyasıyla paralellik arz ettiği anlamına gelir mi?

Bin dört yüz seneyi aşkın süre içinde İslam’dan muhtelif mezhep ve meşrep neşet etmiştir. Neşet eden mezhep ve meşreplere; Ehl-i Sünnet (ve dört ana fıkhi mezhebi) Şia, Mutezile, Eşariye, Maturidiye, Zahiriye, Zeydiye, İsmailiye, Ehl-i Rey, Ehl-i rivayet ve çok sayıdaki diğer mezhepleri örnek vermek mümkündür. Ne var ki incelediğimiz ve bildiğimiz kadarıyla Taliban örgütünün teorik yaklaşımları ve pratik uygulamaları mezkur mezhep ve meşreplerin hiç biriyle uyuşmamaktadır?

Taliban‘ın düşünce sistemi ve beslendiği kaynaklar, ta Asr-ı Saadete dek kökleri uzanan tek bir akıma dayanır ki o da Havaric (Hariciler)’tir. Bu örgütün uygulamaları iyi irdelendiğinde Haricilerin tıpatıp kopyası olduğu anlaşılacaktır. Taliban, “Haricilik” aidiyetini beyan etsin veya etmesin, bu durum fiili gerçeği değiştirmeyecektir. Çünkü psikolojik yapıları, sosyal yaklaşımları, düşünce sistemleri, siyasi tutumları, hatta dış görünüşleri bile şaşırtıcı derecede Haricilere benzemektedir. Bakalım, fikri ataları da iddia ettikleri kadar Ehli Sünnet midir! 

Hariciler: Hz. Peygamber'den Daha Takvalı Bir Örgüt (!)

haricilik nedir

Haricilerin ilk belirtileri ta Hz. Peygamber zamanında görülmeye başlanmıştı. Bu durumu, Buhari‘nin Ebu Said el-Hudri kanalıyla rivayet ettiği şu hadisten anlayabiliyoruz:

Rivayete göre, Hz. Ali tarafından Yemen bölgesinden gönderilen bir miktar altını Hz. Peygamber, Zeydu’lHayl, Akra b. Habis, Uyeyne b. Hısn ve Alkame b. Alase isimli dört Arap belediye reisi arasında paylaştırır. Bu altınların dağıtımı sırasında gür sakallı, paçaları sıvanmış, alnı çıkık, saçı tıraşlı ve çökük gözlü Hurkus b. Zuhery (Zu’l-Huveysire) adında bir şahıs o sahneyi izliyordu.

Ansızın peygambere: “Allah’tan kork!” diyerek hitap etti. Peygamber: “Yeryüzünde Allah’tan en fazla sakınan ben değil miyim?” şeklinde mukabelede bulundu.

Bir başka rivayete göre Hurkus b. Zuhery Hz. Peygambere şöyle seslendi: “Ey Muhammed! Adaletli ol!” Hz. Peygamber de şöyle buyurdu: “Eğer ben adaletli değilsem o zaman kim adaletlidir?Hurkus b. Zuhery bunu söyledikten sonra uzaklaştı. Hz. Peygamber ona bakıp orada olanlara şu ikazda bulundu:

Bu insanın sulbünden öyle insanlar çıkacak ki Kuran’ı okurlar ama gırtlaklarını geçmez, okun yaydan çıktığı gibi de dinden çıkarlar.

Hariciler'in Tarihi

hariciler kimdir

Bu hadisenin üzerinden yıllar geçti. Hz Peygamber vefat etti. Nihayet Muaviye ve Hz Ali arasında yaşanan Sıffin Savaşı’yla Müslümanlar, Haricilerin resmi bir şekilde din ve siyaset sahasına girişlerine şahit oldu. İşte bu savaşta Hurkus b. Zuhery, Haricilerin en etkin kadrosunda yer aldı ve Hz. Peygamberin sözünün doğrulayıcı kanıtı oldu. En sonunda da Hurkus, Hz. Ali ve Hariciler arasında cereyan eden Nehriyan Savaşı sırasında Hz. Ali’nin askerleri tarafından öldürüldü.

İslam tarihinde ilk Harici olarak bilinen Hurkus Zu’l-Huveysire nasıl kendini Peygamber’den daha adil addetmişse, aynı şekilde tarihsel seyir içinde bu eğilimi izleyen diğer Hariciler de, Allah’ın dinine ve müminler için çizdiği doğru yola herkesten çok daha yakın olduklarına inanmışlardı.

Şehristani, Karabisi ve Kabi‘nin aktardığına göre, Haricilerin Meymuniye ve Acaride gibi bazı kolları Yusuf Suresi‘nin Kur’andan olmadığı görüşünü savunuyordu. Zira, onlara göre aşktan bahsetmek Kur’an’ın şanına yakışmazdı.

Ayrıca onlar İslam’ın bütün fıkhi mezheplerinin aksine hırsızın elinin omuzdan kesilmesi gerektiğini iddia ediyorlardı. Kur’an’da açık bir şekilde, ehl-i kitab’ın kestiği hayvanların helal olduğuna dair ayet varken, Endülüs Haricileri onların kestiğini haram sayıyor, hatta balığı boğazlamadan yemiyordu.

Haricilerin Ezarika isimli kolu daha ileri gidip kadınların adet hali sırasında dahi namazlarını kılmaları ve oruçlarını tutmaları gerektiğini söylüyordu.

Taliban ve İslam

taliban ve islam

Taliban a gelince… Peygamberin şeriatını tamamlama iddiasıyla ortaya çıkan bu hareket, sergilediği gösterileriyle adeta peygamberden daha takvalı (!) bir anlayışı hayata geçirmeye çalıştı! Aslında Hurkus’un peygamberi itham eden din algısını ve düşünsel yapısını, Taliban‘ın giderek teorik yaklaşımlarında ve pratiklerinde açık bir biçimde müşahede etmek mümkündür. Bu benzerliğin itiraf edilmemiş olması, vakıayı değiştirmez.

  • Örneğin Hz. Muhammed’in şeriatında sünnet olan sakal bırakma, bunların döneminde farz konumuna yükseltildi; buna istinaden de sakalını tıraş eden veya çeki düzen veren insanlar kalabalıkların gözü önünde caddelerde kırbaçlandı ve hapsedildi.
  • Peygamber döneminde kadınlar mescitte, medresede, savaşta, barışta, Habeşistan ve Medine hicretlerinde, özetle yaşamın her alanında aktif bir toplumsal rol üstlenmişlerdi. Ama Taliban Örgütü döneminde adeta hayatın dışına itildi ve yüzlerine kapatılmış kapılar ardında Afganistan tarihindeki en pasif halini yaşamaya mecbur edildi.
  • Hz. Aişe ile birlikte Habeşli erkeklerin oyununu seyretme konusunda bir beis görmeyen Hz. Peygamber’i de aşan bir takva (!) ile güya şer’i bir kanunla, uçurtma uçurmak dahi haram ilan edildi. Hırsızın elinin kolundan kesilmesi gerektiğine hükmeden eski Hariciler’de olduğu gibi, Taliban da hadlerin ikamesi hususunda bir hayli cömert (!) davrandı ve yüzlerce aç insanın elini, hatta ayaklarını kesti.

Özetle ifade edersek, Taliban Örgütü Şeriat adına öyle uygulamalar geliştirdi ki, Müslümanlar, bilinen tarihleri süresince İslam Coğrafyasında bu tarz kanunlara ve pratiklere hiçbir zaman şahit olmamışlardı.

 

Kaynak: “TEORİSİ, PRATİĞİ VE TARİHSEL ARKA PLANIYLA TALİBAN”
Dr. Beşir Ahmed Ensari

Bir sonraki makalede kitaptaki Hariciler kısmına daha fazla değinilecektir.  

Bir yanıt yazın